Sitemizde Ara

  • “… Geçmiş ancak gizlice, fısır fısır konuşulur.” Sesli konuşulduğunda ne olur?
  • Selim İleri, yeni romanında “gözümüzün önündeki” ile yüzleşmeye hazırlanıyor… 

RAPORU HAZIRLAYANLAR:
Azime Acar & Ender Bölükbaşı


Yeni bir yılın eşiğinde, geçmişle hesaplaşıyoruz…
Yüzleşelim mi, yüzleşmeyelim mi?
Madem yılı böylesine yüzleşme tartışmalarıyla tamamlayacağız…
O halde, yılın son yazısını, Selim İleri’nin yeni romanı ile soyunduğu bir başka yakın tarih yüzleşmesine ayıralım istedik.

Selim İleri, henüz yayınlanmamış olan yeni romanında, 27 Aralık ölüm yıldönümünde bile “zor akla düşen”, Milli Marş’ın şairi Mehmet Akif’le yüzleşme çabasında.

Vatanını sevdi mi, sevmedi mi, mürteci miydi, değil miydi?
“’Akif Meselesi öyle sanıyorum ki bir yara. Doğu-Batı gibi. İslam-laik gibi…” diyen Selim İleri’nin yeni romanından bir bölüm Zaman Gazetesi’nin Cumartesi ekinde yer aldı.


Satırlar arasında gezinirken, eskilerin deyimiyle “Heyhat!” nidası dökülüveriyor dudaklarınızdan… Tıpkı öbür yüzleşmeler gibi, unutturulmuş Akif’i yazmanın zorluğunu şöyle aktarıyor Selim İleri:


 

 “…’gözümüzün önündeki Akif’i bile yazmak’ imkansızmış.
Geçmişi yazmak imkansızdır.
Bizimkisi gibi cemiyetlerde geçmiş ancak gizlice, fısır fısır
‘konuşulur.’…”

Memleketinden çekip giden, ölüm gelip çatınca, “… Mısır’da öleceğim diye ne kadar korkmuştum” diyerek İstanbul’a dönen, dönüşünde çok az kişi tarafından karşılanan ve İstiklal Caddesi’ndeki Mısır Apartmanı’nda ölen, cenazesine de çok az kişinin katıldığı Mehmet Akif Ersoy’dan bahsediyoruz.

Hayatı “ney ve mey” kelimeleriyle geçen Neyzen Tevfik’e “Kör Neyzen” diyecek kadar yakın arkadaş olan Akif’in, internette gezinirken bulduğumuz şu hoş öyküsünü aktarmak istiyoruz:

“Bir gün, Neyzen Tevfik'e öğle yemeğine dâvetlidir. Gider. Berbat bir han odası. Sofraya oturmadan önce muslukta elini yıkar. Neyzen havlu getirir. Ama Âkif silmek istemez, havada biraz salladıktan sonra mendilini çıkarır. Neyzen havluda kurulaması için zorlayınca:

-Yoook Tevfik, der, şimdi gıcır gıcır temizledim, kirletemem !”

O dönemin bir başka Mısır sürgünü şairi  Rıza Tevfik’in, Mısır’daki sürgün yıllarının acısını yansıttığı şiiriyle bitirelim:

Uçun kuşlar, uçun burda vefa yok;
Öyle akar sular, öyle hava yok;
Feryadıma karşı aks-i seda yok;
Bu yangın yerinde soğuk kül vardır.


Huzurlu ve mutlu bir yıl diliyoruz. 2009, hepimize iyi gelsin Smile