Sitemizde Ara

  • “Ağza bakla koyma” nasıl olur?  Gazeteci, kafasına koyduğu manşeti nasıl alır, nasıl söyletir?
  • Papa fıkrası gerçek oldu. Patrik Bartholomeos, papazı nasıl buldu?
  • Demedim deme, belki demişsindir... Yoruma açık yorumlar...


RAPORU HAZIRLAYANLAR:
Azime Acar & Ender Bölükbaşı


Hasan Cemal’in ‘gazeteci milleti’ olarak tanımladığı gazetecilerin, en temel özelliklerinden birisi ‘kafasına koyduğu manşeti’ konuştuğu kişinin ağzından almaktır.

Gazetecilikte ustalık isteyen bu “teknik” tuzağa, deneyimli röportaj verenler bile düşebilir.

Gazetecilerin bu konudaki yeteneklerinin en çarpıcı hikayelerinden birisi bir Papa fıkrası ile anlatılır.

Fıkraya göre, New York’a yapacağı resmi ziyaret öncesi Papa tembihlenir, “Aman gazetecilerin tuzağına düşme” diye. “Sorulara soruyla cevap ver” deyip “bir temiz medya eğitimi”nden geçirilir.

New York’ta uçaktan iner inmez şöyle bir soru ile karşılaşır: “Papa hazretleri, New York’taki genelevleri de ziyaret edecek misiniz, ziyaretiniz süresince?...”

Papa hazırlıklıdır. Soruya soruyla cevap verir; “New York’ta genelev var mı?”

Ertesi gün manşetler şöyle çıkar; “Papa ayağının tozuyla sordu, New York’ta genelev var mı?”


Bize bu fıkrayı hatırlatan olayın bu haftaki medya kaza öznesi Fener Rum Patriği Bartholomeos.

Fener Rum Patriği, geçen Mayıs ayında Amerika’nın ünlü programı ‘60 Dakika’ya bir röportaj vermiş.

Röportaj sırasında gazeteci ustaca salvolarla Bartholomeos’un ağzından ‘çarpıcı bir ifade’ almayı aklına koymuş.

60 Dakika, CBS televizyonunda yayınlanan, Amerika’da en çok izlenen ve en saygın haber programlarından biri. Manşete çıkardığı sözün de ünüyle doğru orantılı olması gerekiyor tabii ki.

Röportajı yapan ünlü sunucu Bob Simon bunun da farkında ve belli ki Bartholomeos’a “söylemediği sözü” bile söyletmek niyetinde.

Bartholomeos, 1971’de kapatılan Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılamaması ile ilgili sıkıntısını belirtiyor ama diplomatik bir ifade kullanarak, ileride başının ağrımasına da engel olmaya çalışıyor.

Türk hükümetinin Ruhban Okulu’nu açmaya ayak diremesine ilişkin ifadeler kullanırken, araya gazeteci giriyor ve patriğin ağzına deyim yerindeyse baklayı koyuyor;

“Efendim, kendinizi çarmıha gerilmiş gibi hissediyor musunuz?”

Patrik, “Evet, öyle” diyerek söylemediği sözü bir anda söylemiş oluyor.

Ağzından “Kendimi çarmıha gerilmiş gibi hissediyorum” sözü çıkmamış olsa bile artık bu söz patriğin ağzından çıkmış gibi telakki edilebilir.

Nitekim, bu Pazar akşamı Amerika’da yayınlanan 60 Dakika programı öncesinde, patriğin bu sözleri CBS kanalının internet sitesinde ve de yabancı basında yer alıyor.

Patrik  Bartholomeos deyim yerindeyse papazı buluyor.

Ertesi gün Habertürk’e telefonla yaptığı mülakatta aynı tavrı yine gösteriyor ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gideceğini söylüyor.
Resmen, krize tuz biber ekiyor.

SONUÇ

Patriğin bu sözleri özellikle Dışişleri’nde büyük rahatsızlık yarattı. Bakan Davutoğlu, bu sözlerin patriğin ağzından çıkmamış olduğunu kabul ederek, “Umarım dil sürçmesidir” diye gazetecilerin bu tür tuzaklarından haberdar olduğunun altını çizdi.

Patriğin avukatı Kezban Hatemi ise alan savunması yaptı.

Hatemi, ''Bir Amerikan televizyon kanalı muhabirinin Mayıs ayında Bartholomeos ile yaptığı röportajın, bu ayın 20'sinden sonra yayımlanacağını, daha orada yayımlanmadan Türkiye'de servis edilmesinin çok enteresan bir durum olduğunu ve bu zamanlamaya dikkat edilmesi gerektiğini'' söyleyerek, komplo imasında bulundu.

“Röportaj da değil, muhabir gelmiş dayamış mikrofonu. Yanlarında kimse yok” diyen Hatemi,  savunmasını şöyle sürdürdü:

'Muhabirin sorduğu sorular, röportajda Patrik söylemiş gibi yansıtılıyor. Tabii 'çarmıha gerilmek' ibaresi insanların dikkatini çekiyor ve o alt yazı olarak veriliyor.

Çarmıha gerilmek bir Hıristiyan tabiridir. Biz nasıl,
'Bana cehennem azabı yaşatıyorsun?' deriz, onun gibi. Evde çocuğuna kızan anne de 'Yeter beni çarmıha gerdin' der.

Patrik bunu söylemiyor, dikkat edin. Muhabir soruyor,
'Çarmıha mı gerilmiş hissediyorsunuz kendinizi?'.

Yani
'cehennem azabında mı hissediyorsunuz kendinizi' anlamındadır bu.

O da cevap olarak
'Yes I do (Evet katılıyorum)' diyor.

Başka bir şey demiyor.”


Hatemi, patriğin kamuoyundaki “yanlış anlamayı” önümüzdeki hafta içinde yapacağı açıklama ile düzelteceği "müjdesini" de veriyor.