Sitemizde Ara

  • Kusturica içindekileri nasıl kustu? Bir topa birden çok ayak girince kimi sakat bıraktı?
  • Dönüp dolaşıp aynı hikaye, aynı “çirkin” benzetme…


RAPORU HAZIRLAYANLAR:
Azime Acar & Ender Bölükbaşı



Zamanında yapılmış medya kazaları gelir bir gün ayağınıza takılır.
Bu hafta bunun birbiriyle ilgisi olmayan iki ayrı örneğinden bahsedeceğiz.

Biri Boşnak asıllı Sırp Yönetmen Emir Kusturica, diğeri ise televizyonların ünlü showmeni Mehmet Ali Erbil ve onunla birlikte hatırlanan Güner Ümit.

Emir Kusturica, 2005 yılında “Benim kökenlerimde Ortodoks Hıristiyanlık var” diyerek, din değiştirip, Müslümanlıktan Hıristiyanlığa geçti.

Ve bu din değiştirme sürecinde bir Fransız gazetecinin, “Bosna Savaşı sırasındaki tecavüzler hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusuna talihsiz bir yanıt verip, “Biraz daha rasyonel davranmamız gerekiyor. Bu konular biraz abartılıyor” deyiverdi.

Aslında Kusturica’nın cevabı Bosna Savaşı’nda ölenlerle ilgiliydi. Buradaki sayının abartıldığını söylemeye çalışıyordu ama soru tecavüzlerle ilgili olduğu için sanki cevap buna verilmiş gibi yazıldı. Ve ünlü yönetmen, Müslümanların hedef tahtasına yerleşiverdi.



Boşnak asıllı Sırp yönetmenin bu garip çıkışı, bir süre sonra unutuldu.

Öylesine unutuldu ki Kusturica geçtiğimiz Haziran ayında Bursa’daki bir etkinliğe davet edildi, Bursa’nın AKP’li Belediye Başkanı tarafından.

Ve çıkıp sahneye şarkılar söyleyip, Bursa halkının da takdirini topladı.

Aradan dört ay geçtikten sonra, bu kez Altın Portakal Film Festivali’ne davet edilen Kusturica’nın eski medya kazası birden bire hatırlanıverdi.

Başta “Bal” filminin yönetmeni Semih Kaplanoğlu olmak üzere, Kusturica’nın Altın Portakal jürisinde olması sert biçimde eleştirildi.

Öyle ki Kaplanoğlu, “Kusturica jüri üyesi olarak kalırsa Bal filmini geri çekerim” diyerek fitili ateşledi.

Arkasından, Kültür Bakanı Ertuğrul Günay da protesto kervanına katıldı ve “Çingeneler Zamanı” gibi baş yapıtların ünlü yönetmenini geçmişteki açıklaması yüzünden yerden yere vurdu.

Altın Portakal Film Festivali öncesinde bu tartışma ortalığı öyle birbirine kattı ki, Pazar akşam üzeri Emir Kusturica, juriden çekildiğini açıkladı. Ve, olaya taraf olan herkesin yarattığı medya kazası silsilesinin üzerine tüy dikecek açıklamayı yaptı:

 “Bu ülkenin Kültür Bakanı’nı bir düşman olarak gördüğümü belirtmek istiyorum. Çünkü o bunu hak ediyor.”

Bakan Günay
bu açıklama üzerine “çok talihsiz” yorumunu yapıp, “Tavrım siyasi değil, insani bir tavırdı” deyiverdi.

Oysa Bakan’ın çok hızlı topa girmesi yüzünden resmen rakibini sakatladığı ortadaydı. Çünkü, Kültür Bakanı Günay, durumdan kendine özel bir vazife çıkarıp, işi köpürtmüştü.


SONUÇ

Ağızdan çıkanı kulakların çok geç duyduğu krizler patladığında, “topa girenler” saymakla bitmiyor.

Mehmet Ali Erbil’in “Çarkıfelek” programı sırasında elektriklerin kesilmesi üzerine Alevileri kızdıracak “Mum söndü mü yapıyoruz burada?” sözleri geçmişin medya kaza hayaletlerini hortlattı.

Erbil’in programı Star TV’den alelacele paketlenip kaldırıldı.

Erbil “özür üzerine özür” diledi ama Aleviler üzerine yapılan çirkin benzetmelerin kronolojik tarihi de hemen hatırlandı.

Yine Star TV’de “Turnike” programında benzer bir benzetmeyi yaparak, “Yoksa siz Kızılbaş mısınız?” diye soran Güner Ümit’in kapısını medya bu vesile ile çaldı.

Güner Ümit, yaptığı medya kazası sonrasında televizyon defterini kapatmak zorunda kaldığını söylerken, “İkinci Güner Ümit Vakası” olarak adlandırılan olayı şöyle yorumluyordu:

“Yaptığım o hata değirmen taşı gibi boynuma asıldı. Kahrolmak ne demek anladım. O yıllarda neler yaşadığımı hiç unutamam. Bu çok acı, kötü bir şey.

Alevi dostların Mehmet Ali'yi fazla ciddiye alıp üzerine gideceklerini sanmıyorum. Yapı itibarıyla Mehmet Ali zaman zaman ipin ucunu kaçırıyor ama kasıtlı olarak bu lafı etmesi mümkün değil. Kendimden pay biçiyorum. Nasıl benim kastım yoksa, Mehmet Ali de böyle bir talihsiz laf etti."


Güner Ümit’in bu savunması Mehmet Ali Erbil’in yarasına ne kadar merhem oldu, bilinmez. Onu zaman gösterecek…

Tıpkı Kusturica’nın açıklamalarının, geçmişteki kazalarına merhem olabilme (!) ihtimali gibi…