Sitemizde Ara

  • Dersim’den çıkarılacak kriz iletişim dersleri
  • CHP’nin yanları fena ağrıyor
  • “Siyasi hamlık” nereye kadar?


RAPORU HAZIRLAYANLAR:
Azime Acar & Ender Bölükbaşı



Siyasi partiler de tıpkı kurumlar ya da şirketler gibi kendi içlerinde “olası krizlere” hazırlıklı olmak zorunda.

Bir kriz el kitabı oluşturmaları, zor soruları nasıl karşılayacakları, olası zorlu ortamlarda ve durumlarda alacakları tavrı bilmek zorundalar.

Ama maalesef Türkiye’deki siyasi partiler, şirketler ve kurumlar gibi krizlere hazırlanmıyor.

Partiler, tıpkı bir futbol takımı gibi benimsendiğinden, parti yönetimleri de kriz yönetimi değil, duygu yönetimi yapıyor ya da yaptıklarını sanıyor.

Bu konuda en zorlanan parti CHP.



Çünkü, parti kendini Cumhuriyeti kuran ekibin devamı olarak görüyor ve “partinin en tepesinde olsa bile” genel başkanını “muktedir” görmüyor.

Nitekim, CHP Tunceli milletvekili Hüseyin Aygün’ün Atatürk ve Dersim ile ilgili sözleri CHP içinde derin bir fay kırığına ve şiddetli bir depreme yol açtı. Artçı sarsıntıları ise hala devam ediyor.

“1937’de gerçekleşen Dersim katliamının sorumlusu olarak devleti, CHP’yi gördüğünü” açıklayan Aygün’ün sözlerinde en çok tartışma yaratan, “Atatürk de bu olaylardan haberdardı” ifadesi oldu.
CHP içinde kendilerini “Kemalist” olarak adlandıran kanat, “Tunceli milletvekilinin bu sözleri nedeniyle Disiplin Kurulu’na sevki” istemiyle harekete geçti.

Partinin tepesi, muhtemel bu krize o kadar hazırlıksızdı ki resmen sağa sola yalpaladı. CHP’nin bu “siyasi hamlık” durumunu Taha Akyol, Hürriyet’teki köşesinde şöyle ifade ediyordu:

"Atatürk, Nutuk’ta cumhuriyetin ‘ilan tarzını’ tenkit eden muhalifleri çok sert sözlerle eleştirirken, cumhuriyeti ‘en hafif bir rüzgârdan bile korunması gereken yeni doğmuş bir çocuğa’ benzetir.

Bugün CHP’de Kılıçdaroğlu’na bayrak açanlar hâlâ cumhuriyeti korunmaya muhtaç görüyorlar.


Her zaman tehlikede olan, her zaman korunup kollanmaya muhtaç bir cumhuriyet algısı tek parti dönemindeki sert uygulamaların gerekçesi olmuş, bu gerekçe ideoloji halinde günümüze intikal etmiştir.

CHP’nin büyük bir sosyal demokrat kitle partisine dönüşmesindeki en büyük zorluk bu
‘gen’lerden geliyor. İşte CHP’de Nur Sertel’ler, Haluk Koç’lar, Muharrem İnce’lerin çıkışları...”

Aygün’ün açıklamaları üzerine partinin Merkez Yönetim Kurulu, Tunceli milletvekilinin savunmasını  isterken, kendisi de Tuncelili olan Kılıçdaroğlu resmen kılıcını çekip, herkese “Susun” talimatı verdi.


SONUÇ

Sonuçta AKP, CHP’deki bu yumuşak karnı gördü ve AKP’li milletvekilleri CHP’nin “hazırlıklı olması gereken” bu krizdeki “hazırlıksızlığının” farkına varıp harekete geçti, ilk hamleleri yapmaya başladı.

AKP Adıyaman Milletvekili Metin Metiner, Dersim isyanına hava gücü olarak katılan “Sabiha Gökçen’in adının İstanbul’un Anadolu yakasındaki havaalanından çıkarılması” için konuyu meclise taşıyacağını duyurdu. AKP’nin CHP’nin bu yumuşak karnına daha çok çalışıp, canını acıtacağı kesin.

İşin ilginç yanı, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun isyana katılan Kureyşan aşiretinin bir üyesi olması, dahası amcasının sürgüne gönderildiğinin ortaya çıkmasıydı. Bu da Kılıçdaroğlu’nu önümüzdeki günlerde sıkı bir krizin beklediğinin delaleti.

Dersim’den çıkarılacak çok kriz iletişimi yönetimi dersi var.