Sitemizde Ara

  • Bir kürsü bin gaf mı örter, bin gaf mı yaratır?
  • Siyasette “kulaktan kulağa oyunu” oynanacak en son yer neresidir?


RAPORU HAZIRLAYANLAR:
Azime Acar & Ender Bölükbaşı



Kürsüden konuşma hazırlık gerektirir.

Tüm dünyadaki medya eğitimlerindeki en sık kullanılan öneri, “Aklınıza o anda gelen parlak fikirleri asla söylemeyin”dir.

Kürsü gibi dinleyicinin bol olduğu ve kameraların size çevrildiği bir anda, yaptığınız her türlü “küçük de olsa” gaf döner size öyle bir yerden vurur ki, “Ben nasıl oldu da bunu yaptım?” dersiniz.

Kısacası kürsüde dikkatli olmak lazım. Aksi takdirde, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun durumuna düşersiniz.



Kılıçdaroğlu, artık siyasi hamlığı, acemiliği atmış olması gerekirken öyle basit ve dramatik hatalar yapıyor ki hem inandırıcılığı zaafiyete uğruyor hem de hakikaten yakışmıyor.

Beşiktaş Kültür Merkezi’nde geçen hafta yapılan DİSK Genel Kurulu’na katılan Kılıçdaroğlu, konuşmasında önce “taşeron” işçilerin protestolarıyla karşılaştı. CHP lideri belli ki bu protestolara hazırlıklıydı, kürsüde sakin bekleyerek, ustalıkla o protestoları atlatıverdi.

Kürsünün iktidarı başka türlü bir şehvet verirmiş konuşana.

Hakikaten doğruymuş, Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının en heyecanlı anında, dinleyiciler ona kilitlendiği bir sırada önüne bir not bırakıldı.

O da nottaki bilgiyi nedense bütün dinleyicilerle hemen paylaşmayı uygun buldu.

"Arkadaşlarım bir not getirdiler, Eski Başbakan Tansu Çiller'e tutuklama kararı çıkmış” diyerek notu okudu.

Oysa, gerçekte CHP Genel Başkanı’na MİT ile İstanbul Savcılığı ve polisinin arasında süren, kimsenin hala çözemediği olaylar dizisinde “eski MİT mensupları hakkında tutuklama kararı çıktığı” haberi iletilmişti.

Ancak, “MİT’çiler” lafını “Çiller” anlamış olacak ki, ya da notu ileten kişi böyle anlamış olacak ki sonuçta ortaya bu garabet medya kazası çıktı.

Kılıçdaroğlu kürsüden indikten sonra yaptığı gafı gazetecilerin sorusu üzerine anladı ve “bütün bilgisinin arkadaşlarının önüne getirdiği nottan ibaret olduğunu” söylerek sıyrılmayı çalıştı ama nafile.

Bir kere, böylesine kritik bir bilgi notunun Genel Başkan’ın konuşması sırasında iletilmesi doğru mu, bu siyaseten tartışılmalı.

İkincisi, önemli bir konuşma yaparken, önüne gelen ve “doğrulatmadığınız” bir bilgiyi kürsüden okumak ne kadar doğru? O da ayrıca tartışmalı.

Bizce CHP yönetim kadrolarının böyle bir bilgiyi “Son Dakika” haberi gibi Genel Başkan’a kürsüde iletmesi, dahası eski bir Başbakan’la ilgili bu bilginin patavatsızca kalabalıklarla paylaşılması doğal olarak Genel Başkan’ın siyasi portresinin yara almasına yol açtı.


SONUÇ

Kılıçdaroğlu'nu bu duruma düşüren kadrolar, dönüp dolaşıp bu işe çözüm bulmak için iki gün uğraşıp, “Genel Başkan’ın önüne konulduğunu söylenen” bir notu medya ile paylaştılar.
 
CHP’lilerin iddiası şuydu ki, salonun gürültüsünden notu alan kişi “MİT’çileri” Çiller anlamıştı. Yanlış anlamış veya yanlış yazılmıştı, katmerli yanlıştı.

Kurgu kokusu hissedilen bu açıklamanın okuyucuları ne kadar tatmin ettiği bilinmez.

Ama Kılıçdaroğlu’nun bütün süreçteki en temel eksikliğinin altını Mehmet Barlas, Sabah’taki köşesinde çizmiş:

“Acaba Kılıçdaroğlu Tansu Çiller'i arayıp ‘Hatamı acemiliğime bağlayın’ diyerek özür diledi mi?

Acaba Kılıçdaroğlu kendisini bir kez daha gaf-zede yapan yardımcılarına,
‘Size aktarılanları başka uzuvlarınızla değil kulaklarınızla dinleyin’ diyerek fırça attı mı?

Acaba Tansu Çiller Kılıçdaroğlu'nun kendisi hakkında mikrofondan yaptığı açıklamayı duyunca ne yaptı? Güldü mü yoksa üzüldü mü?

28 Şubat post-modern darbesinin kurbanı bir siyasetçi olarak herhalde acı acı gülmüştür.”