• Fikret Kızılok’un “Süleyman hep Başbakan, Başbakan hep Süleyman” şarkısı neden aklımıza düşüverdi?
  • Binaenaleyh, siyaset meğerse “kambersiz” olmuyormuş
  • “Yağmur yağarken ben ıslanmam diyemezsin.”


RAPORU HAZIRLAYANLAR:
Azime Acar & Ender Bölükbaşı



Bu hafta hiç tedavülden kalkmayan bir siyasetçinin, bir medya ustasının manevralarından örnekler vereceğiz.

Süleyman Demirel’den bahsediyoruz.

Türk siyasetinin en renkli ama bir o kadar da tartışmalı ismidir o.

Bir çok zorlu durumdan kendine özgü üslubuyla nasıl sıyırdığına dair hafızalara kazınmış bin bir sözü unutmak ne mümkün.

Öğrenci eylemleri için söylediği “Yollar yürümekle aşınmaz”, yokluklar için sıkıştırıldığında “Benzin vardı da biz mi içtik” sözü ve tabii ki “Dün dündür bugün bugündür”, “Bana sağcılar adam öldürüyor dedirtmezsiniz” vecizeleri ilk anda aklımıza düşenlerden…



Yunanistan ile Türkiye arasındaki her dem kriz olan Ege Denizi ile ilgili Başbakan olduğu yıllarda bir gazetecinin kendisine yönelttiği “Sayın Başbakan, Yunanistan Ege denizinin bir ‘Yunan Gölü’ olduğunu iddia ediyor. Cevabınız ne olacak?” sorusuna yanıtı da unutulmazlar arasındaydı:

 “Ege bir Türk Gölü değildir. Ege bir Yunan Gölü de değildir. Binaenaleyh Ege zaten bir göl de değildir!!!”

1960’larda girdiği siyasette sözleriyle olduğu kadar “Çoban Sülü” lakabı ve şapkasıyla da damgasını vurmuştu lakin siyasetten epeydir uzaktı.
 
Ama aktif siyasetten uzak olması belli ki ondaki yeteneği hiç ama hiç köreltmemiş.

Demirel, son haftalarda seçim nedeniyle özellikle Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yüklenmesiyle miting meydanlarının en önemli siyasi unsuru haline dönüşüverdi.
 
Bu zoraki siyasi dönüşe hangi sözüyle damgasını vuracak diye meraklanan gazeteciler kapısını aşındırmaya, telefonunu çaldırmaya başlamıştı.

Ama gazetecilerin çabası boşa çıkıyordu.

Uzun süre sessizliğini bozmayan Demirel’in ağzından hiçbir gazeteci tek kelime alamadı. Ta ki Başbakan’ın “Hala rahat durmuyorsun, 87 yaşında hala ortalığı karıştırıyorsun” sözleri üzerine siyasete tam da Demirelvari bir giriş yapıverdi.

Demirel, HaberTürk’ten Muharrem Sarıkaya’ya, “Oturduğum yerde oturuyorum ama anlaşılan kambersiz düğün olmuyor” diyerek kendinden beklenen başlığı da verdi:

“Ben şu an seçime girmiş adam değilim. Kimseyle yarışmıyorum. Ben partiler üstüyüm. Ben meydana çıkmıyorum ki?
Ancak anlaşıldı ki bizsiz olmuyor meydan.
Ben de Ankara’da oturduğum yerden meydan meydan geziyorum.
Eski defterlerin kimseye faydası yok. Biz eski defterleri alnımızın akıyla geçtik geliyoruz. Hesap açıktır, isteyen istediği kadar baksın.”



SONUÇ

Demirel’in bu yanıtı siyaset sahnesinde ve medyada tartışılırken bu kez mezun olduğu İstanbul Teknik Üniversitesi’nin 238. Yıl etkinliklerine katıldı. Etrafını çevreleyen bir gazeteci ordusu eşliğinde…

Ancak, Demirel, medya ilişkilerinde ustalaşmak isteyenlere güzel de bir ipucu verdi.
 
O gün sadece üniversitesinde olmak  istemişti, okuluyla ilgili duygularını gazetecilerle paylaştı ama siyasetle ilgili konuşmamaya kararlıydı.
 
Gazeteciler, Başbakan ile ilgili sordu, o, “Bugün çalışmıyorum, kapalıyım” cevabını verdi.
 
Gazeteciler sorularından elbette vazgeçmedi, ısrarla ve ısrarla sordular ama o da ısrarla hep aynı yanıtı verdi; “Bugün çalışmıyorum, kapalıyım çocuklar.”

Bu haftaki yazımızı, Isparta’daki Süleyman Demirel Üniversitesi’nin bahçesindeki üç metrelik dev Süleyman Demirel heykelinin kaidesi üzerinde yer alan iki ünlü sözüyle bitirelim:

“Yağmur yağarken ben ıslanmam diyemezsin.”
“Rahat uyuyun, ama uyuya kalmayın.”